Günün anlam ve öneminden dolayı Bozkurt işaretiyle başlamak gerekir. Bozkurt sembolü Türk tarihinin İslam öncesi dönemine dek uzanır. Bozkurt sembolünün Hunlar, Göktürkler, Kıpçaklar ve Peçenekler tarafından kullanıldığı öne sürülmektedir. Bozkurtu sembolize edecek şekilde elle yapılan işaretin tarihi ise yakındır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin lideri Alparslan Türkeş 1992 yılında Azerbaycan’a yaptığı ziyarette bu işareti öğrenip Türkiye’ye getirdi.
(Türkeş, 1992’de Azerbaycan ziyaretinde Elçibey ile yan yana)
Bozkurt işareti Türkeş’in bu ziyaretinden sonra MHP camiası ve Türk milliyetçileri tarafından benimsendi.
Türkeş’e bozkurt işaretini öğreten Hanım Halilova, bunun MHP’nin işareti olmadığını, Türklüğün simgelerinden birisi olduğunu belirtmiştir. Rusların simgesinin ayı, Fransızların horoz, İngilizlerin aslan motiflerinin olduğunu, Türklerin ise simgesinin bozkurt olduğunu söyleyemiştir. Halilova’nın iddialarına rağmen Türkiye’de bozkurt işareti MHP’lilerce ya da bu camiaya yakın milliyetçiler tarafından kullanıldı ama genel bir ulusal sembole dönüşmedi.
BÜYÜK BİRLİK’İN İŞARET PARMAĞI: KANIMIZ AKSA DA ZAFER İSLAMIN
Muhsin Yazıcıoğlu tarafından MHP’den ayrılanlarca kurulan Büyük Birlik Partisi, Ülkücülerle aynı ideolojik havzada yer alsa da farklı bir sembolizm geliştirdi. İşaret parmağının havaya kaldırılmasıyla yapılan bu işaret ‘Allah’ın bir ve tek oluşunu simgeliyor. BBP’nin MHP’ye göre daha İslamcı tutumunun da bir yansıması oluyor.
Ülkücü hareket, köklerinin dayandığı Nihal Atsız Turancılığından bugüne çok değişim geçirdi. Atsız ve arkadaşlarının din dışı milliyetçiliği Türklerin İslam öncesi tarihine fazlaca atıfta bulunuyordu. Daha sonra Alparslan Türkeş’in hareketin liderliğine yükselmesiyle İslam’la barışan Türk milliyetçiliği Türk-İslam sentezi adı verilen görüşün temsilcisi oldu. Hatta Türkeş’in bozkurt işaretini öğrendikten sonra buna verdiği anlam dahi ülkücülerin dünya görüşünün özeti gibiydi: “Şu serçe parmak Türk’tür, şu işaret parmağı da İslam’dır. Şu Bozkurt işareti yaptığımız işaretin arada kalan boşluk ise cihandır(dünyadır). Son olarak kalan 3 parmağın birleştiği nokta ise mühürdür. Yani ağabey işaret ederek gösterir isek, şu çıkar: Türk İslam Mührünü Dünyaya vuracağız..”
Ancak MHP’nin izlediği Türk İslamcı çizginin ‘yetmediği’ bir grup vardı. Muhsin Yazıcıoğlu grubu… Bu grup Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman” formülünü “Kanımız aksa da zafer İslam’ın” olarak değiştirerek Türk-İslamcı karakterin İslami dozunu artırmıştı. Bu yüzden olsa gerek bozkurt yerine havaya kalkan işaret parmağını tercih ettiler.
ERBAKAN’IN BAŞPARMAĞI
Türkiye’ye özgü siyasi işaretlerden biri de Necmettin Erbakan’ın başparmak işareti. Milli Görüş geleneğinin sembolü haline gelen bu işaret bir noktada ‘her şey yolunda’ anlamı taşıyor.
Ancak her şey Erbakan’ın istediği gibi yolunda gitmedi. 90’lı yıllarda yükselen Milli Görüş hareketi koalisyonla da olsa hükümet kurma noktasına erişse de 28 Şubat sürecinide iktidarını kaybetti. Milli Görüş’ün ‘yenilikçileri’ olan AKP’nin kurulup 2003’te iktidar olmasıyla birlikte bu geleneğin tarihi farklı bir yöne evrildi. Erbakan’ın baş parmağı ise ‘yenilikçilerin’ işareti olamadı. Daha doğrusu AKP’nin sembol olarak kullandığı bir işareti de yoktu.
Türk siyasetinin ilk el işareti Demokrat Parti’nin ‘Yeter Söz Milletin’ anlamındaki dur sembolünden Özal’ın bütün dünya görüşlerinin birleştirdiği iddiasına dayanan iki eli kavuşturarak yapılan işaretten ülkücülerin, İslamcıların ve solcuların işaretlerine kadar her hareket kendisini bir şekilde sembolize etti. AKP için bir işaret keşfi ancak 2013’te Mısır’da yaşanan darbeyle mümkün oldu.
RABİA’DAN “TEK MİLLET TEK BAYRAK TEK VATAN, TEK DEVLET” ÇIKARMAK
Arapçada ‘dördüncü, dört’ anlamına gelen ‘Rabia’, Mısır’da darbe karşıtı eylemlerin sembolü olmuştu. Ülkede yaşanan olaylar sırasında darbe karşıtlarının işaret ettiği sembol de hızla yayıldı. Mısır’da Müslüman Kardeşlerin cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye karşı dönemin Genelkurmay Başkanı Abdülfettah Sisi tarafından yapılan darbeye karşı İslamcı kesimlerin sembolü oldu Rabia işareti.
O dönemde Mısır siyasetine Müslüman Kardeşler’den yana taraf olan Erdoğan da bu işareti Türkiye’de kullanmaya başladı.
İşaretin adı Mısır’da askerlerle protestocuların karşı karşıya geldiği Rabiatul Adeviyye Meydanı’nından geliyor. Meydana ismini veren Adeviyye adlı Müslüman kadın, ailenin dördüncü çocuğu olması nedeniyle isminin başına Rabiatul konmuş.
Meydanlarda toplanan göstericiler, elleriyle dört işareti yaparak Rabiatul Adeviyye’ye atıfta bulundular. İşaretin bir diğer anlamı ise Mursi’nin, Nasır, Sedat ve Mübarek’ten sonra dördüncü Cumhurbaşkanı olması…
Türkiye’de ise Erdoğan’ın aynı ideolojik kaynaktan geldiği Müslüman Kardeşlerle yan yana duruşunun bir simgesi olan bu işaret zamanla yeniden tanımlandı. Erdoğan’ın tek vatan tek bayrak tek millet tek devlet sözleriyle özdeşleşen bu yeniden tanımlama aslında ulus devletin kavram ve sembollerine işaret ederek Rabia işaretinin ümmetçi/İslamcı özüne aykırıydı. Belki de birbirine zıt bir işaret/anlam karmaşası nedeniyle ve dış politika ihtiyaçlarının değişmesiyle bu işaret artık pek kullanılmıyor.
II. DÜNYA SAVAŞINDA DİRENİŞİN 60’LARDA BARIŞIN SEMBOLÜ: ZAFER İŞARETİ
Zafer işareti ya da V işareti zafer sözcüğünün İngilizce karşılığı olan victory kelimesinin baş harfinin elle sembolize edilmesidir. II. Dünya Savaşı sırasında Zafer işareti (İngilizce Victory kelimesinin baş harfi olan V’yi simgeleyecek şekilde) olarak dönemin İngiltere başbakanı Winston Churchill tarafından kullanılan işaret daha sonra ABD’de itibaren bütün dünyada barış anlamına gelmek üzere kullanıldı. Kaynağı belirlenenmeyen bir inanışa göre V işareti 1415 yılında İngiltere ile Fransa arasında yapılan Agincourt Savaşında doğdu. Hikâyeye göre Fransızlar çok etkili bir silah olan İngiliz oklarını atan yaycıların esir edildiklerinde oku atmak için kullandıkları iki parmaklarını keseceklerini ilan ederler. Savaştan İngilizler galip geldiğindeyse galip okçular Fransızlara kesilmemiş parmaklarını göstereceklerdir. Tarihçi Juliet Barker, bu savaşta İngiliz saflarında yer alan Jean Le Fevre’den yaptığı aktarımda İngiltere kralı V. Henry’nin bu konuya değindiği bir konuşma yaptığını aktarır. Tarihte V işaretine yapılan ilk gönderme ise 16.yüzyıl mizahçılarından François Rabelais’in eserlerinden görülür. 20. yüzyılın başlarında argo hareket olarak yer alacaktır. Zafer işareti, avuç içi işareti yapan kişiye bakacak şekilde kullanıldığında hala argo bir anlam taşır.
Zafer işaretinin modern dönemde popüler hale gelmesi ise II. Dünya Savaşı yıllarında gerçekleşti. İngiltere Başbakanı Winston Churchill II. Dünya Savaşı sırasında V işaretini V-Victory (Zafer) anlamına gelecek şekilde kullandı.
Zafer işaretinin anlamı özellikle Nazi Almanyası işgali altındaki bölgelerde direnişin simgesi olacak ve Fransa, Hollanda ve Jersey Adası gibi yerlerde sıklıkla Alman sembollerinin üzerine yazıldı. İşaret, Almanya’ya karşı direniş ve zaferin sembolü olurken 60’lı yıllarda özellikle ABD’nin Vietnam’a saldırısı sonrası savaş karşıtları ve barış yanlılarının simgesi oldu.
EMEĞİN GÜCÜ: YÜKSELEN SAĞ YUMRUK
Havaya kalkan yumrukların sola ait bir sembol olduğu genel olarak bilinse de sol-yumruk sağ-yumruk tartışması bugüne dek geldi. Komünistler esas olarak sağ yumruğunu havaya kaldırma işaretini benimser. Bunun nedeni daha çok kullanılan ve daha güçlü olan elin, emeğin elinin tercih edilmesidir. Yani ‘solcular sol yumruk’ kaldırmaz.
Bunun bir istisnası ise devrim yapan sosyalist geleneğe muhalif olan Troçkist ve anarşist akımlardır. Bu gruplar solun kendisine yönelik protest bir tavırla sol yumruklarını kullanır.
Yumruğun solun literatürüne girmesi ise 20 yüzyılın ilk çeyreğinde oldu. Kökleri 1870 Paris Komünü’ne kadar uzanan yükselen yumruk 1917 yılında Dünya Endüstriyel İşçileri tarafından logo olarak kullanıldı. Weimer Almanyası döneminde Nazilerle çatışan solcular için yaygın bir şekilde benimsenen yükselen sağ yumruk İspanya İç Savaşı sırasında sol ve anti-faşist halk cephesinin selamı haline geldi.
60’lı yıllarda ABD’de ırkçı ayrımcılığa karşı mücadele eden siyahilerin de benimsediği bu hareket 1968 Meksika Olimpiyatları’nda tarihe geçti.
Tarihe 200 metre madalya töreni protestosu adıyla geçen bu eylemde ABD’li siyahi atletler Tommie Smith ve Juan Carlos siyah eldiven giyerek yumruklarını kaldırmış ve ABD’deki ırk ayrımcılığına dikkat çekmişti.