Cumhurbaşkanı Erdoğan AKP Grup toplantısında gündemi değerlendirirken güncel olaylara da değindi. Cadılar Bayramı sonrasına denk gelen konuşmada Erdoğan şunları söyledi:
“23 yılda ne yaptınız derslerse en başta Anadolu kıtası büyüğündeki dava taşını gediğine koyacak bir gençlik yetiştirdik. Geleceğe dair asla umutsuz değilim. Asla karamsar değilim. Siz bakmayın cadı kılığındaki üç beş kişiye. Alnı secdede milletine saygılı vatanına aşkla bağlı, ayakları vatan toprağına sapasağlam basan dürüst, ahlaklı bir nesil var ve sayıları da her geçen gün artıyor. Kimse eski karanlık günlerin hayalini kurmasın, kimse de eski karanlık günler geri gelir diye endişelenmesin. Bu millet Anadolu kıtasına sahip çıkacak o dava taşını daha yükseklere çıkaracaktır. Bu gençlik, bu nesil bizim yapamadıklarımızı da yapacak. Bizim ömrümüz, siyasi tarihimiz en çok da direnişle geçti”
Erdoğan’ın ‘cadı kılığı’ dediği görünüm aslında Türkiye’de de ‘Bocuk Gecesi’ ya da Karakoncolos Gecelerin kapsamında çok eski tarihlerden beri kullanılıyor.
KÖKÜ: KIŞ DÖNÜMÜNÜN KARANLIĞI
Bocuk Gecesi, kışın tam ortasına, yani güneşin en zayıf, gecenin en uzun olduğu döneme denk gelir.
Halk kültürlerinde bu dönem, “doğanın ölüm” evresi olarak görülür.
Karanlık uzar, soğuk sertleşir, insanlar evlerine kapanır.
İşte tam o noktada, kötü ruhlar, karanlık varlıklar ya da Karakoncolos gibi figürler devreye girer.
Çünkü bu, ışığın çekildiği zamandır.
Yani kutlamaların kökeninde Hristiyanlık inancı ile bir bağ bulunmuyor.
BOCUK GECESİ NEDİR
Bocuk Gecesi’nin kökeni Orta Çağ’a, hatta Osmanlı öncesi Balkan halk inanışlarına kadar uzanıyor.
Trakya’da yaşayan Pomak, Gacal ve Bulgar göçmeni topluluklar, kışın en sert gecesinde “Bocuk” adlı kötü ruhun dolaştığına inanıyorlardı.
Bu inanç, Osmanlı döneminde Anadolu’ya taşındı ve özellikle Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Keşan ve Çamlıca köylerinde yaşatılmaya devam etti.
Bocuk Gecesi’nden söz eden ilk derlemeler 19. yüzyıl sonu – 20. yüzyıl başı Trakya halkbilimi notlarında geçiyor.
Cumhuriyet döneminde gelenek unutulmaya yüz tuttu, 2000’li yıllardan sonra Keşan’ın Çamlıca Köyü sakinleri tarafından yeniden canlandırıldı.
2019
2020
2021
Keşan, 2023
Her yıl Ocak ayının en soğuk gecesinde, yani ‘Kışın ortasında’ kutlanıyor. Bazı köylerde 6’sını 7’ye bağlayan gece kutlandığı görülüyor.
ORTAK ÖZELLİKLER: KABAK, KOSTÜMLER
Cadılar Bayramı ile Bocuk Gecesinin ortak noktalarının başında korkutucu kostümler (cadı, hayalet) geliyor.
Aile halkı, komşular ve akrabaların katıldığı gecede, gençler çarşaflara bürünerek komşularını “Bocuk geliyor” diye korkutuyor.
“Bocuk” diye adlandırılan varlığın beyazlar içinde, insan görünümünde gezdiğine, “Bocuk karısının” kabak pişen eve gelip kötülük yapmayacağına inanılıyor.
Kabak tatlısının yanı sıra ince akıtma, kar suyunda haşlanmış mısır, armut, ayva, çekirdek, badem, kuzinede fırınlanmış yer fıstığı, ceviz gibi yiyecekler yenir.
“Bocuk Gecesi”nin, kış mevsimindeki en sert gecenin simgesi olduğu ve bu gece suya atılan tahtanın, sabah su üzerinde donmuş olarak bulunması halinde o evdekilerin yıl boyunca sağlıklı, dayanıklı ve güçlü olacağına inanılıyor.
Yani Bocuk Gecesi, halk arasında bilinen adıyla ‘Trakya’nın Cadılar Bayramı’ en az 600–700 yıllık bir gelenek.
KOCA BURUNLU KARAKONCOLOS
Kuzey Anadolu olarak anılan Karadeniz ve Balkanlarda ‘Karakoncolos’ efsanesi dolaşır: Genellikle kıllı, iri, karanlıkta dolaşan bir yaratık olarak anlatılır.
Bazı anlatılarda yarı insan, yarı hayvan görünümündedir; kimi yerde koca burunlu, keçi ayaklı, kimi yerde buzdan parmaklı bir varlık: Kış gecelerinde, özellikle Ocak ayının en soğuk zamanlarında ortaya çıkar ve sokakta dolaşan insanlara musallat olur, Karanlıkta yürüyen insanlara seslenir, Cevap veren kişi “ben insanım” derse zarar verir, “ben de senin gibiyim” derse kurtulur.
Karakoncolos kostümlü halk
Bazense evlerin bacalarından içeri girmeye çalışır; bu yüzden Bocuk Gecesi’nde ocaklar sönmez.
İnsanlara musallat olmaması için sütlaç pişirilir, paylaşılır. Unla yüz beyazlatma geleneği, Karakoncolos’tan korkutma ve korunma ritüelidir.
Karakoncolos inancı, eski Trakya ve Balkan pagan mitlerinden geliyor. Yunanca’da “Kalikantzaros” adıyla biliniyor.
Osmanlı döneminde bu inanış, Balkanlardan Anadolu’ya taşınmış, Trakya, Ege ve Orta Anadolu’nun bazı köylerinde halk kültürüne karışmıştır.