“`html
Hindistan’ın Maharaştra Eyaletinde Büyüleyici Terk Edilmiş Türbe
Maharaştra’nın Aurangabad bölgesinde yer alan, göz alıcı bir yapı olan terk edilmiş türbe dikkat çekiyor.
Bu, sıradan bir türbe olmanın ötesinde, iç kısmında mezar yerine 15 metre uzunluğunda ve 8 metre genişliğinde bir çukur barındırıyor.
Türbenin en çarpıcı özelliği ise Osmanlı mimarisi ile inşa edilmiş olan kubbesidir.
20. yüzyılda ressam, şair ve müziksever olarak tanınan son halife Abdülmecid Efendi için inşa edilmiştir.
Abdülmecid, 1922’nin Kasım ayında Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) hükümeti tarafından halife olarak atanmasından sonra, Osmanlı hanedanının son üyesi olmuştur.
Halifeliğin kaldırılması ile birlikte, 3 Mart 1924’te ailesiyle beraber sürgün edilmek üzere bir trene bindirilip İsviçre’ye gönderilmiştir.
Abdülmecid’in Destekçisi: Nizam
Abdülmecid, Avrupa’da sürgünde bulunduğu sırada, dünyanın en zengin insanı olarak bilinen Haydarabad Nizamı Mir Osman Ali Han’dan yardım almıştır.
Moğol İmparatorluğu’nun kültürel mirasçısı olarak kabul edilen Haydarabad Nizamlığı, saraylarının ihtişamı ile tanınır.
Osman Ali Han, İngiliz sömürgesi altında bulunan Hindistan’ın en büyük devletlerinden birinin lideriydi ve büyük ölçüde Hindu bir nüfusu yönetmesine rağmen, çeşitli dini yapılar için yardımda bulunuyordu.
Nizam, Abdülmecid’e, Müslüman toplumundaki prestijini artırmak için yardım önerdi.
Abdülmecid, Ekim 1924’te Fransa’nın Nice kentinde, Nizamın ödediği bir deniz kenarı villaya yerleşti.
Burada, halifeliği yeniden canlandırma amacıyla çeşitli girişimlerde bulundu.
Hindistan’daki İslam Kongresi Planları
1931’de Mevlana Şevket Ali ile iş birliği yaparak, Hindistan’ın özgürlük hareketinin önemli bir figürü haline geldi.
Kudüs’te düzenlenmesi planlanan bir İslam Kongresi’ne katılarak halifeliğe destek toplama hedefi vardı. Ne var ki, bu planları o dönemde Filistin topraklarını yöneten İngiliz hükümeti tarafından engellenmiştir.
Ancak, Abdülmecid’in bir başka stratejisi daha vardı. Abdülmecid’in kızı Dürrüşehvar Sultan ve Nizam’ın oğlu Prens Azim Şah arasında bir evlilik düzenlendi.
Times dergisi, “Eğer bu çift evlenir de bir erkek çocukları olursa, gerçek halife ilan edilebilir” şeklinde bir not düşmüştü.
Abdülmecid, “Bu evlilik başarılı olacak ve tüm Müslüman dünyasına olumlu bir katkı yapacak” ifadesiyle ümitlerini dile getirmişti.
Düğün, Kasım 1931’de gerçekleşti.
Birkaç gün içinde Bombay’daki Urduca gazetelerde halifeliğin yeniden kurulduğu bildirildi.
Bu durum, İngiliz yetkilileri endişelendirdi ve Haydarabad Nizamı Mir Osman Ali Han’ı, Abdülmecid’in Hindistan’daki ziyaretini iptal etmeye mecbur bıraktı.
Gizemli Belge
Evlilikten kısa süre sonra, bazı kişiler Abdülmecid’in dünya tarihinde önemli bir değişiklik yapacak bir belgeye imza attığını düşündüler.
Bu belge, 2021 yılında Seyid Ahmed Han tarafından Haydarabad’daki evinde bulundu. Seyid Ahmed Han, belgenin dedesi Seyid Muhammed Emruddin Han’ın belgeleri arasında olduğunu ifade etti.
Eldeki belge, Abdülmecid tarafından imzalanmış ve Nizam’a bir hitapla kaleme alınmıştı. Görünüşe göre, bu belge Nice’deki düğünden bir hafta sonra yazılmıştı.
Bu belgedeki içeriğe göre, Abdülmecid halifeliği Nizam’a devretmeyi planlamaktaydı. Ancak bu durumun, Prens Azam ve Dürrüşehvar’ın çocukları dünyaya gelene kadar gizli tutulması bekleniyordu.
Belgenin Geçerliliği Üzerine Tartışmalar
Ancak belgenin doğruluğu konusunda çeşitli görüşler bulunmaktaydı. Türk tarihçi Murat Bardakçı gibi bazı uzmanlar belgenin sahte olduğunu savunurken, diğerleri belgede Abdülmecid’in imzasının gerçek olduğunu belirtiyor.
El Yazmaları Koruma Enstitüsü’nden Dr. Seyid Abdül Kadri, “Belgedeki imza, Abdülmecid’in diğer belgelerdeki imzalarıyla örtüşüyor” diyerek karşıt görüşleri çürütmeye çalışmaktadır.
Abdülmecid’in Defin Planları
Abdülmecid’in halifeliğin Haydarabad’da yeniden canlandırma arzusuna dair kanıtlar mevcut.
Prens Azam ve Dürrüşehvar çiftinin ilk oğlu Mükerrem Jah, 6 Ekim 1933’te Nice’de dünyaya geldi. Abdülmecid ve Nizam’ın torunu olan bu çocuk, ilginç bir şekilde Nizam’ın yerine geçeceği iddia ediliyordu.
Son halife Abdülmecid, 1944 yılı Ağustos ayında vefat etti. Kasım 1944’te ise Hindistan’daki üst düzey İngiliz yetkilisi Sir Arthur Lothian, Haydarabad temsilcisine gizli bir mektup yazarak Abdülmecid’in torununun bir sonraki halife olma arzusunu belirtmiştir.
Nizam, aynı yıl Khulhabad’da bu türbenin inşa edilmesi için talimat vermiştir. Türbenin inşası, Eylül 1948’de, İngilizlerin Hindistan’ı terk etmesinin ardından tamamlandı.
Hindistan Ordusu hemen sonrasında harekete geçti ve Nizam’ı devirdi. Bu çatışmalarda yaklaşık 40 bin kişinin hayatını kaybetmesinin ardından, Abdülmecid’in Hindistan’a defnedilme planları iptal oldu.
Sonunda, Abdülmecid 1954’te Suudi Arabistan’ın Medine kentinde gömüldü.
Mükerrem Jah’ın Hayatı ve Ölümü
Mükerrem Jah, 1967’de dedesi Abdülmecid’in vefatından sonra Nizam unvanını aldı fakat herhangi bir yetkiye sahip değildi. Halife olması da mümkün değildi.
Hindistan hükümeti 1971 yılında, vergi ve arazi yasalarıyla hanedanın mülklerine el koydu. Mükerrem Jah, farklı bir yaşam yolu seçerek 1973’te Avustralya’ya göç etti ve burada 200 bin dönüm büyüklüğünde bir koyun çiftliği satın aldı.
Daha sonra Türkiye’ye yerleşti ve 14 Ocak 2023’te hayatını kaybetti. Oğlu ise sadece unvanı ile anılan dokuzuncu Nizam oldu.
Şu anda Britanyalı bir film yapımcısı olan Mükerrem Jah, Haydarabad’da çeşitli mülkleri bulunan bir isimdir.
Abdülmecid ve Mir Osman Ali’nin intisapları, İslam dünyasında iki büyük hanedanın birleşimi olarak değerlendiriliyordu.
İngiliz sömürgesi sonrası, Haydarabad bağımsız bir ülke olsaydı, Prens Mükerrem Jah halifelik iddiasında bulunabilirdi. Ancak bu gerçekleşmedi.
Tarihçi John Zubrzycki, 2005 yılında Mükerrem Jah ile görüşerek onu “karizmatik, kültürlü ve cömert” olarak tanımladı ve “Faaliyetleri ile ilgili pişmanlık duyduğunu” aktardı.
Halife Abdülmecid’in torunu Mükerrem Jah, Haydarabad’daki Mekke Mescidi’ne defnedildi.
“`
More Stories
Suriye ordusundan Lübnan sınırına askeri takviye
Bakanlık 3477 personel alıyor: Yazılı-sözlü sınav yok! İşte, başvuru tarihleri ve şartları
MHP’den yeni çözüm süreci açıklaması: Bahçeli’nin çağrısı, bir siyasi proje değildir; zorunlu bir siyasi dönüşümün işaret fişeğidir